Dikkat! Çocuklar bin yüz odalı saraya bakıyor, Tek adamın bin yüz odalı Sarayına. Saray ışıl ışıl şatafat içinde, İtibarı yerinde. Çocuklar zifiri karanlıkta, Çocuklar soğukta, Çocuklar enkaz altında, Çocuklar Gayya..
Dikkat!
Çocuklar bin yüz odalı saraya bakıyor,
Tek adamın bin yüz odalı Sarayına.
Saray ışıl ışıl şatafat içinde,
İtibarı yerinde.
Çocuklar zifiri karanlıkta,
Çocuklar soğukta,
Çocuklar enkaz altında,
Çocuklar Gayya kuyusunda
Can veriyorlar,
Paraya doymaz adamların
Rantı uğruna!
Bin yüz odalı saraya bakıyor çocuklar!
Dikkat!
Şatafatlı istikbal içinde saray,
Sarayın tek adamının dilinde
“Kader” ve “Fıtrat”
Müteahhitin ise mukadderat.
Dikkat!
Çocuklar;
Hırsız,
Yandaş,
Rüşvetçi,
Müteahhitlere
Bakıyor!
Demirden,
Çimentodan
Çalanlara,
Buna göz yumanlara,
Çürük binalara izin,
İmza, ruhsat verenlere…
İmar affı çıkaranlara
Bakıyor çocuklar!
Ve bu ne “Kaderdir”
Ne de “Fıtrat”tır diyorlar,
Tek Adama!
Bu bir cinayettir!
Göçük altında
Göçüp giden çocuklar
Bu vicdansızlara bakıyorlar!
Dikkat!
Çocuklar enkaz altında!
Oysa gökkuşağının içinde
El ele
Gönül gönüle
Güle oynaya
Şampiyonluğa
Koşmuştu çocuklar!
Mutluydular
Kıvanç doluydular
Ele avuca sığmayan
Birer yıldızdılar…
Şarkılar söyleyerek
Birbirlerini kutladılar.
Bakışlarında gülücükler
Mutlu yarınlara
Minik yüreklerini adayarak
Alabildiğine koştular…
Ama gözü doymaz
Büyük adamların
Çürük binalarında
Göçük altında
Göçüp gitti çocuklar.
Oysa,
Onların ışıklı,
Onların kıvançlı,
Onların sevinçli,
Çığlıklarıyla
İçimiz dolacaktı…
Ama,
Gözü doymaz
Doyumsuz
Adamların
Para hırsıyla
Tepeden tırnağa
Gözyaşı ve acı doldu.
Dikkat!
Çocuklar bakıyor ve;
“Onların daha çok para kazanma hırslarının bedeli, bizim canlarımız, ailelerimizin ve sevenlerimizin acı gözyaşları oldu” diyorlar.
Dikkat!
Çocuklar soruyor;
“Değer mi müteahhit amca,
Değer mi izin veren, imar affı çıkaran başkanlar, bakanlar, bir sürü karar vericiler… değer mi?
Bunları yaparken,
Hiç mi sızlamadı yüreğiniz,
Hiç mi burkulmadı içiniz,
Hiç mi düşünmediniz,
Yoksa siz insan değil misiniz?”
Dikkat!
Çocuklar diyor ki;
“Güzel günler göreceğiz çocuklar,
Güneşli günler göreceğiz…
Motorları maviliklere süreceğiz…”
demişti şair Babamız…
Ama sizin açgözlülüğünüz,
En tatlı çağımızda,
En güzelim renkli düşlerimizden
Koparttı bizi,
Çürük binalarınızın
Karanlık enkazında bıraktı
Yaşayacağımız güzel günlerimizi.
Dikkat!..
Çocuklar soruyor;
Ey büyük büyük amcalar,
Ey büyük büyük adamlar,
Ey karar vericiler,
Paradan başka bir şey
Görmez mi gözleriniz?
Öldü mü insanlığınız?
Öldü!
Öldü ki,
Hayatlarımızı
Paraya tahvil ettiniz.
Çocuklar soruyor dikkat!
Gördünüz mü,
Çöken çürük binaları?
Bizim hayatlarımız
O binaların enkazında…
Ailelerimiz ise,
Kanayan yürekleriyle
Ve gözyaşlarıyla
Kederin
Dipsiz kuyularında.
Dikkat!..
Sadece Kıbrıslı çocuklar değil,
Hataylı, Maraşlı, Diyarbakırlı
Antepli, Urfalı, Osmaniyeli,
Kilisli, Adıyamanlı, Adanalı,
Malatyalı çocuklar da soruyor;
Kadını-Erkeği,
Yaşlısı-Genci soruyor;
Bu on binlerce cinayetin
Hesabı sorulacak mı?
Yoksa aylar yıllar içinde
Unutulacak mı,
Unutulan diğer meşhur
Failler gibi?..
Dikkat der çocuklar,
Oğuz Atay abilerinin
Sözlerini hatırlatarak;
“Cam kırıkları gibidir
bazen kelimeler;
ağzına dolar insanın.
Sussan acıtır,
konuşsan kanatır.”
Acısa da kanasa da
Konuşmalı,
Hesap sormalı,
Diri diri
Enkaza gömenlerden bizi.
Dikkat!
Soruyor çocuklar;
Mümkün mü,
Hiçbir şey olmamış gibi
Bu büyük acının
Sayfasını çevirmek,
Enkaz altında
Ezilirken canlar
Ve enkaz dışında
Dağlanırken yürekler?
Mümkün mü,
Katillerden
Hesap sormamak,
“Yaşamak ne güzel şey”
Diyen insanların
Dolarken damarlarına
Hesap sorma öfkesi?
Mümkün mü,
Yaşamı bilinçle savunan insanların
Bu alçakça cinayetin
Hesabını sormaması?
Mümkün mü,
Karar vericilerin
Bunu savsaklaması,
Müruru zamana uğratması?
Bunu yapanın,
Yapmaya niyet edenlerin
Dünyayı başlarına yıkmamak
Mümkün mü?
Mümkünse eğer,
Zehir zıkkım olsun
Yaşamak bize!
Kaynak : Gazeddakıbrıs